Cuma, Temmuz 22, 2011

Suriye'de Sünni Müslüman Demokrasi !


Geçenlerde Suriye'den politik nedenler ile kaçmış, yaklaşık 30 yıldır ülkesine dönememiş bir siyasi mültecinin konuşmaları dikkatimi çekti. Önce yapılan işkence ve zulümlerden, çektiği açılardan bahsetti. Sonra %15'lük bir azınlığın, Alevilerin, geri kalan nüfusa tahakkümünden dem vurdu, sonra da "Demokrasi istiyoruz" dedi ve ekledi "Sünni Müslüman bir Demokrasi, herkese hakkını veren!"

Demokrasi kavramının Ortadoğu'da artık manasını yitirip yeni manalar kazanmaya başladığını görüyoruz. Başına Müslüman ve Sünni gibi sıfatları almaktan hiç çekinmeyen, yarım yüzyıldır kafaları karıştıran "İslam ve Demokrasi?" sorusunu çoktan geride bırakmış, demokrasiyi tek bir kimliğin (Sünniliğin) aidiyetine mahsus kılabilen yepyeni bir demokrasi tanımı. Gücün bireyler bazında eşit dağıldığı, el değiştirebildiği, bireylerin haklarının ön planda olduğu, azınlıkların korunduğu bir demokrasi yerine, iktidarın bir dinin grubun sayısal çoğunluğuna hapsedilebileceği bir demokrasi... Bireysel eşitlik, bireysel düşünce özgürlüğü ve bireysel haklar yerine; toplumsal kimlikler (mezhep, etnik yapı) üzerinden hakların alt gruplara yukarıdan inayet şeklinde dağıtılabileceği bir demokrasi, Sünni Müslüman bir Demokrasi! İleri Demokrasi!

Son dönemin sihirli kelimesi "Demokrasi" içinde güzel anlamların tümünü içeren, "nihai iyi"yi görüntüde temsil eden, ama gerçek anlamının artık çoktan uçup gittiği günümüzün anahtar sözcüğü. Birinci Dünya savaşından sonra kurulan devletler Cumhuriyet olmuştu. Simdilerde Arap dünyası Suriye/Mısır/Ürdün vs Arap Cumhuriyeti olan isimlerini Suriye Demokratik Müslüman Arap Cumhuriyeti gibi yeni isimlerle süslemeye çalışıyor.

İsmi seçmesi bedava, nasılsa esas amaç sistemin değişmesi değil gücün el değiştirmesi. Demokrasi söylemi ile yola çıkılan isyanlarda, maalesef Demokrasi lafzı altında artık bu hareketler bambaşka yollara girmeye başladı bile. Demokrasiyi yürekten kalpten destekleyen ve isteyenler ise bir tuhaflık hissediyorlar, ortaya çıkan manzarada hangi tarafta duracaklarını şaşırıyorlar. Maalesef Ortadoğu, süregelen iktidar güç mücadelesindeki olağan reflekslerini hiç değiştirmeden kendine yeni isimler bularak etnik/mezhepsel çatışma şiddetini giderek arttırıyor.